Kaz Dağı ya da Kaz Dağları olarak iki biçimde adlandırılan dağ büyük ölçüde Biga Yarımadası'nda uzanmaktadır. Kaz Dağları, batıda Dede Dağı, ortada esas Kaz Dağı ve üç tepesi (kuzeyde Babadağ, ortada Karataş tepe, güneyde Sarıkız tepesi) doğuda Eybek Dağı, kuzey doğuda Gürgen Dağı ve Kocakatran Dağı’ndan oluşur.
Ankara'dan gelenler Bursa Karayolunu tercih etmelidirler. Bursa ve Ankara arası 382 km. yaklaşık 5 saattir. Bursa’dan 151 km. sonra (yani 2 saate yakın), Balıkesir’e ulaşacaklardır. Balıkesir’den 90 km. sonra (yaklaşık 1 saat 15 dakika) Edremit'e, 8 km. sonra da Kazdağları'na ulaşabilirsiniz. Bir diğer yol ise; Çanakkale'nin Ezine ilçesinden 54 km. lik yol takip ediliyor. Bayramiç ilçesinden Ayazma mesire yerine ulaşılıyor. Ayazma, Kaz Dağı zirvesinin kuzey batısına düşmektedir...
Homeros'un İlyada'sında bin pınarlı ida olarak adlandırılan Kaz dağlarında sayısız pınarlar bulunmaktadır…
Park sınırları içerisinde sayılamayacak kadar çok küçük dere, 30 yakın akarsu tespit edilmiştir. Bunların en önemlileri Zeytinli çayı, Kızılkeçili çayı, Güre çayı, Kuru dere, Manastır çayı, Ihlamur dere, İskele deresi ve Şahin deresidir...
Kazdağı milli parkında bilim adamlarınca bugüne kadar 101 familyaya ait 800 cıvarında bitki taksonu tespit edilmiştir. Bu türlerin 77 adedi yalnızca Türkiyede bulunmaktadır. Bunların 29 tanesi de Dünyada sadece kazdağı milli parkında bulunmaktadır…
Kazdağlarının güney yamaçlarında denizden itibaren 200 metrelere kadar zeytin ağaçları, yaklaşık 800 metrelere kadar kızıl çamlar, yaklaşık 1500 metrelere kadar karaçam bulunur…
Her yıl Ağustos ayı içinde Kazdağı Ayazma'da Geleneksel Kazdağı Güzellik Yarışması düzenlenmektedir. Tarihte ilk güzellik yarışmasının düzenlendiği yer olması açısından ilgi çekici bir organizasyon...
Kazdağı çevresine yürüyüş yapabileceğiniz birçok yürüyüş parkuru var.
Doğalsu mağarası..
Kazdağı’ndaki oksijen oranı çok yüsek. Bu konuda dünyaca üne sahip olan bölge, en temiz havaya sahip bölgeler arasında ilk üçe giriyor.
Kazdağı doğal güzellikleri açısından eşine az rastlanır bir bölge. Orman içlerinde ayıdan tilkiye, keçiye kadar her çeşit canlının izine rastlamak mümkün. Bölgede avlanmak yasak olduğu için doğal hayat korunmuş...
Kaz dağlarından hediyelik eşya alabileceğiniz dükkanlar mevcuttur. Kahvaltıda yediğiniz akasyadan, incire, mandalinadan Frenk üzümüne kadar ev yapımı reçellerin yanında yöresel zeytinyağına da buradan ulaşabilirsiniz ve sevdiklerinize kaz dağlarını anımsatmak için küçük bir hediye satın alabilirsiniz.
18 Eylül 2012 Salı
16 Eylül 2012 Pazar
*** DEVLET MEZARLIĞI (Müze, Karadeniz havuzu)/ANKARA ***
Devlet Mezarlığı, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanları ile Atatürk'ün silah arkadaşları olan İstiklal Harbi Komutanlarının defnedilmesi için, 30 Ağustos 1988 tarihinde devlet töreniyle ziyarete açılmıştır. 08.11.2006 tarihinde kanun hükmü değişikliğine gidilerek, TBMM Başkanları ve Başbakanların'da Devlet Mezarlığına defnedilmesi karara bağlanmıştır..
Mezarlık alanı içerisindeki tören alanını kaplayan sekizgen planlı yapı, anıt arayışına cevap verebilecek şekilde düşünülmüş ve bütün yatanları bir çatı altında toplayan "OTAĞ ÇADIRI" formundan yola çıkılarak yapılmıştır..
Devlet Mezarlığı Müzesi, giriş ve alt kat olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır...
Müzede, Cumhurbaşkanları ile İstiklal Savaşı Komutanlarının eşya, resim ve belgeleri sergilenmektedir..
Karadeniz Havuzu, Devlet Mezarlığı inşaatı kapsamında restore edilmiştir..
Karadeniz Büfesi, gelen ziyaretçilere hizmet vermek üzere açılmıştır.. Tatil günleride dahil olmak üzere kış sezonunda 09:00 - 17:00 saatleri arasında, yaz sezonunda ise, hafta içi 09:00 - 17:00 saatleri arasında, hafta sonu 11:00 - 19:00 saatleri arasında bütün hafta boyunca açık bulundurulmaktadır...
Mezarlık alanı içerisindeki tören alanını kaplayan sekizgen planlı yapı, anıt arayışına cevap verebilecek şekilde düşünülmüş ve bütün yatanları bir çatı altında toplayan "OTAĞ ÇADIRI" formundan yola çıkılarak yapılmıştır..
Simgenin altında yer alan Anıtsal Duvar, mezarlıkta yatanların adlarından oluşmuş bitmemiş bir duvar görüntüsündedir. Bundan sonra da Devlet Mezarlığına defnedilecek her Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı için yeni bir taş konularak örülmesine devam edilecektir. Bu da Cumhuriyetimizin sürekliliğinin ve gelişiminin bir ifadesidir...
Devlet Mezarlığı Müzesi, giriş ve alt kat olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır...
Karadeniz Havuzu, Devlet Mezarlığı inşaatı kapsamında restore edilmiştir..
Karadeniz Büfesi, gelen ziyaretçilere hizmet vermek üzere açılmıştır.. Tatil günleride dahil olmak üzere kış sezonunda 09:00 - 17:00 saatleri arasında, yaz sezonunda ise, hafta içi 09:00 - 17:00 saatleri arasında, hafta sonu 11:00 - 19:00 saatleri arasında bütün hafta boyunca açık bulundurulmaktadır...
14 Eylül 2012 Cuma
*** ASSOS (BEHRAMKALE)/ ÇANAKKALE ***
Assos(Behramkale) Çanakkale'nin 87 km. güneyindeki Ayvacık ilçesine bağlı küçük bir köy. Önemli özelliklerinden biri yerleşimin antik çağlardan beri devam ediyor olması.
Köy yerleşimi, Assos Antik Kenti'nin 4 km. uzunluğundaki surları içinde bulunuyor. Köyün en tepesinde, 238 metre yükseklikte bulunan Athena Tapınağı, M.Ö. 6. yy'da dor tarzında inşa edilmiş özel bir tapınak.
Bölgede arkeolojik kazı çalışmalarına 1981'de başlanmış ve hala devam ediyor.
Assos, Midilliler, Persler, İskender, Roma ve Bizans'ın egemenliğinden sonra 1330'da Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine girmiş.
Assos'un girişinde sizi Aristonun heykeli karşılıyor. Plato'nun öğrencilerinden Aristoteles 3 yıl Behramkale'de yaşamış ve bir felsefe okulu kurmuştur. Doğrusu felsefe dersi almak için çok uygun bir yer. Bir de şiir için uygun yer olduğu kanısı var. Akşam günbatarken, sabah İda Dağı’nın eteklerine doğru yürürken, gece ayışığında güzel bir sofrada sevdiğinizle otururken insanın aklına bir şiir, birkaç mısra gelmemesi mümkün değil..
Öylesine romantik ve değişik bir atmosferi var buranın...
Antik kentin en yüksek noktasında Athena Tapınağı bulunuyor. Arkaik çağ'da Anadolu'da yapılan ilk ve tek dor düzenindeki tapınak, hala büyüleyici ortamını koruyor.
Zeus’un kızı ve 12 Olimpos Tanrısından biri olan Athena kentin koruyucu tanrıçasıymış.
Sağlam sütunlardan çıkarılan örnek kalıplarla dökülen yeni sütunlar ayakta.
Karşınızda Midilli adası, görkemli Ege denizi, yüzünüzü okşayan rüzgar, özellikle gün batımında sizi antik çağlara götürecek kadar etkileyici...
Tapınağın aşağısında yer alan Assos Limanı, eski tarihlerden beri liman kullanılıyor. Bölge sakinleri 1950'lere kadar bu limandan meşe palamudu ihracatı yapmışlar. Limandaki otel ve restoranların dev taş binaları eski palamut depoları. Liman, bu taş binalardan oluşturulmuş butik tarzında otelleri ve balık restoranları ile ünlü..
Assos taşı zor işlenen ama çok dayanıklı bir taş. Eskiler onun için insan yiyen taş diyorlarmış. Bu taştan yapılan lahitler zamanında Assos'dan ihraç edilen mal türlerindenmiş.
Antik kentten aşağı inerken behramkale ve hemen bitişiğinde tarihi Murat Hüdavendigar camiine ulaşıyorsunuz.
Hüdavendigar Camii Osmanlı sultanı 1. Murat Hüdavendigar tarafından 14.yy 'da yaptırılmış.
Osmanlı'nın kendine özgü eserlerinden olan cami tek kubbeli ve kare planlı olarak inşa edilmiş. Antik kent sınırlar içinde , tepede yer alıyor camii. İçerisinde yer alan kadırga resimleri Osmanlı cami mimarisinde pek karşılaşılmayan bir örnek oluşturuyor.
Cami'nin giriş kapısı, kendisinden daha eski Cornelius kentinin kapısı aslında. Cornelius Kilisesini onartan Kral Skamandros'un kapıya yazdırdığı yazılara dokunulmamış. Sadece haç işaretinin iki kanadı kırılmış.
Kral şöyle yazdırmış:
"Skamandros şehri başkanı Anthimos, mükafat olarak kendi günahlarının bağışlanması için istekli bir şekilde dua ederek, gayretle ve emek vererek, Aziz Cornelius Kilisesi'nin sağlam olmayan bölümlerini güzelleştirmek için tamir ettirdi. Her kim bu kilisenin güzelliklerine, durumuna, mozaiğine ve olağnüstü ihtişamına bakarsa, Tanrı'nın kölesi olan ve bu binayı tamir ettiren Anthimos'un ölmeden önce işlediği günahların affı için dua etsin."
Behramkale Köyü, Osmanlı döneminde kurulmuş eski bir köy. Antik şehir yüzünü güneye yani denize dönmüşken, köyün yerleşimi ters tarafa doğru kurulmuş.
Köy antik kent surları içinde yer alması ile dikkat çekiyor.
Sadece 150 haneli bir yerleşim. Yaklaşık 30 senedir sit alanı olarak koruma altında olduğu için yeni bina inşa etmek yasak. Sadece varolanlar restore edilebiliyor.
Köy içinde Assos mimarisinin taş işçiliğinin güzel örneklerini görmek mümkündür.
Tarihi dokusunu koruyan sokaklarda dolaşması keyifli…
Yürüdüğünüz yol taş kaplı.. Taş; yoldan kalkıp bahçeduvarı oluyor, sonra bakıyorsunuz bahçe içinde döşeme olmuş, ocak olmuş, çeşme olmuş, derken evin duvarına kurulmuş..
Ören yerine çıkan yokuş üzerinde, köylü kadınların evde ürettikleri çeşitli malzemeleri sağlı sollu sattıkları tezgahları göreceksiniz. Assos etrafından toplanan otlar, zeytinyağı, ev tarhanası ya da el içiliği danteller, şallar tezgahları süslüyor...
Köyde bir cam atölyeside bulunuyor…
Pakize Suda, Assos sokaklarında günün güncel sorusu; Sizce evlilikte yaşın önemi varmıdır?
Assos yıl boyunca her mevsimde gidilebilecek bir yer, zaten kış tatillerinde de dolup taşıyor. Ama asla gürültülü patırtılı bir yere dönüşmüyor. Zamanın ruhunu burada hissetmek mümkün…
Köy yerleşimi, Assos Antik Kenti'nin 4 km. uzunluğundaki surları içinde bulunuyor. Köyün en tepesinde, 238 metre yükseklikte bulunan Athena Tapınağı, M.Ö. 6. yy'da dor tarzında inşa edilmiş özel bir tapınak.
Bölgede arkeolojik kazı çalışmalarına 1981'de başlanmış ve hala devam ediyor.
Assos, Midilliler, Persler, İskender, Roma ve Bizans'ın egemenliğinden sonra 1330'da Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine girmiş.
Assos'un girişinde sizi Aristonun heykeli karşılıyor. Plato'nun öğrencilerinden Aristoteles 3 yıl Behramkale'de yaşamış ve bir felsefe okulu kurmuştur. Doğrusu felsefe dersi almak için çok uygun bir yer. Bir de şiir için uygun yer olduğu kanısı var. Akşam günbatarken, sabah İda Dağı’nın eteklerine doğru yürürken, gece ayışığında güzel bir sofrada sevdiğinizle otururken insanın aklına bir şiir, birkaç mısra gelmemesi mümkün değil..
Öylesine romantik ve değişik bir atmosferi var buranın...
Antik kentin en yüksek noktasında Athena Tapınağı bulunuyor. Arkaik çağ'da Anadolu'da yapılan ilk ve tek dor düzenindeki tapınak, hala büyüleyici ortamını koruyor.
Zeus’un kızı ve 12 Olimpos Tanrısından biri olan Athena kentin koruyucu tanrıçasıymış.
Sağlam sütunlardan çıkarılan örnek kalıplarla dökülen yeni sütunlar ayakta.
Karşınızda Midilli adası, görkemli Ege denizi, yüzünüzü okşayan rüzgar, özellikle gün batımında sizi antik çağlara götürecek kadar etkileyici...
Tapınağın aşağısında yer alan Assos Limanı, eski tarihlerden beri liman kullanılıyor. Bölge sakinleri 1950'lere kadar bu limandan meşe palamudu ihracatı yapmışlar. Limandaki otel ve restoranların dev taş binaları eski palamut depoları. Liman, bu taş binalardan oluşturulmuş butik tarzında otelleri ve balık restoranları ile ünlü..
Assos taşı zor işlenen ama çok dayanıklı bir taş. Eskiler onun için insan yiyen taş diyorlarmış. Bu taştan yapılan lahitler zamanında Assos'dan ihraç edilen mal türlerindenmiş.
Antik kentten aşağı inerken behramkale ve hemen bitişiğinde tarihi Murat Hüdavendigar camiine ulaşıyorsunuz.
Hüdavendigar Camii Osmanlı sultanı 1. Murat Hüdavendigar tarafından 14.yy 'da yaptırılmış.
Osmanlı'nın kendine özgü eserlerinden olan cami tek kubbeli ve kare planlı olarak inşa edilmiş. Antik kent sınırlar içinde , tepede yer alıyor camii. İçerisinde yer alan kadırga resimleri Osmanlı cami mimarisinde pek karşılaşılmayan bir örnek oluşturuyor.
Cami'nin giriş kapısı, kendisinden daha eski Cornelius kentinin kapısı aslında. Cornelius Kilisesini onartan Kral Skamandros'un kapıya yazdırdığı yazılara dokunulmamış. Sadece haç işaretinin iki kanadı kırılmış.
Kral şöyle yazdırmış:
"Skamandros şehri başkanı Anthimos, mükafat olarak kendi günahlarının bağışlanması için istekli bir şekilde dua ederek, gayretle ve emek vererek, Aziz Cornelius Kilisesi'nin sağlam olmayan bölümlerini güzelleştirmek için tamir ettirdi. Her kim bu kilisenin güzelliklerine, durumuna, mozaiğine ve olağnüstü ihtişamına bakarsa, Tanrı'nın kölesi olan ve bu binayı tamir ettiren Anthimos'un ölmeden önce işlediği günahların affı için dua etsin."
Behramkale Köyü, Osmanlı döneminde kurulmuş eski bir köy. Antik şehir yüzünü güneye yani denize dönmüşken, köyün yerleşimi ters tarafa doğru kurulmuş.
Köy antik kent surları içinde yer alması ile dikkat çekiyor.
Sadece 150 haneli bir yerleşim. Yaklaşık 30 senedir sit alanı olarak koruma altında olduğu için yeni bina inşa etmek yasak. Sadece varolanlar restore edilebiliyor.
Köy içinde Assos mimarisinin taş işçiliğinin güzel örneklerini görmek mümkündür.
Tarihi dokusunu koruyan sokaklarda dolaşması keyifli…
Yürüdüğünüz yol taş kaplı.. Taş; yoldan kalkıp bahçeduvarı oluyor, sonra bakıyorsunuz bahçe içinde döşeme olmuş, ocak olmuş, çeşme olmuş, derken evin duvarına kurulmuş..
Ören yerine çıkan yokuş üzerinde, köylü kadınların evde ürettikleri çeşitli malzemeleri sağlı sollu sattıkları tezgahları göreceksiniz. Assos etrafından toplanan otlar, zeytinyağı, ev tarhanası ya da el içiliği danteller, şallar tezgahları süslüyor...
Köyde bir cam atölyeside bulunuyor…
Pakize Suda, Assos sokaklarında günün güncel sorusu; Sizce evlilikte yaşın önemi varmıdır?
Assos yıl boyunca her mevsimde gidilebilecek bir yer, zaten kış tatillerinde de dolup taşıyor. Ama asla gürültülü patırtılı bir yere dönüşmüyor. Zamanın ruhunu burada hissetmek mümkün…