"Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi "
(CAN YÜCEL)
Bu dizeyle bitirir Sevgi Duvarı adlı şiirini Can Yücel. Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi… Dobra dobra, yalansız, dolansız… Şiire küfür sokmuştur; en sunturlusuyla.. Ama ahlaksızlaşmadan; ama dürüstlüğünü koruyarak, sevgisini paylaşarak...
Başka türlü bir şey benim istediğim..
Ne ağaca benzer, ne de buluta..
Burası gibi değil gideceğim memleket...
Denizi ayrı deniz..
Havası ayrı hava…
(Can Yücel) - “Başka Türlü Bir Şey” şiiri
“Mekanım Datça Olsun”, diyerek buraları merak ettiren büyük üstad Can Yücel, Ağustos 1999'da Datça'da toprağa verilmiştir...
Can Yücel sokağını dikkatle korurken bu sokakların da bir ruhu olduğunu düşünüyorum ve ben bu sokaklarda gezerken onu hissediyorum.
En Uzak Mesafe
En Uzak mesafe ne Afrika'dır
Ne Çin,
Ne Hindistan,
Ne Seyyareler,
Ne yıldızlar gecelerı ışıldayan...
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir birbirini
anlamayan.....
(CAN YÜCEL)
Taş döşeli yollar,taş mimarisi ile dar caddeler, yemyeşil bahçeler Eski Datça'nın her tarafında görülen özellikler...
Bir veya iki katlı Eski Datça'nın taş evleri, begonvil ve sarmaşıklarla dolu bahçeleriyle görülmesi gereken yerlerdir.
Tarihi eski datça camii..
Coğrafya bilgini Strabon “Tanrı çok sevdiği kulunu uzun ömürlü olması için Datça Yarımadası’na gönderir” demiş. Bu öyle boşuna söylenmiş bir söz değildir. Yörede anlatılan bir öykü Strabon’u doğruluyor.. Günümüzden 4-5 yüzyıl kadar önce İspanyol korsanlar Datça’nın açıklarından geçerken gemideki cüzzamlı hastaları atmaya karar vermişler ve yanaşıp Sarıliman Koyu’na bırakmışlar. Ölüme terkedilen cüzzamlılar Datça’nın bol oksijenli havasıyla iyileşmişler, yaraları kapanmış. Emecik Dağı’nın eteklerine bir köy kurup burada yaşamaya başlamışlar. Bu toprakların, bu yurdun insanı olmuşlar. Emecik’te kimse bu hikayeyi hatırlamıyor, dahası böyle bir öyküden hoşlanmıyorlar. Öykü doğru mudur, yakıştırılmış mıdır bilinmez ama Datça’nın havasının insanı sağlıklı kıldığı gerçektir. Belki bu nedenledir ki Dorlar bu bölgede 50’nin üzerinde yerleşim kurmuşlar. 2700 yıl önce yarımadanın nüfusu 70.000’in üzerine çıkmış. Şimdilerde nüfusun 15.000’i bile bulmadığı düşünülürse ne olağanüstü bir uygarlıktan söz edildiği anlaşılır.
Son yıllarda Datça yeniden keşfediliyor. Kalabalıktan, gürültüden, kirlilikten kaçanlar Datça’yı ömürlerinin sonuna kadar kalacakları bir mekan olarak belliyorlar...
3 yorum:
ne ğüzel ğörüntüler. yüreğine sağlık canım...
sevğiler...
Ben de geldim bloguna:)
Merhaba, senin gezi, yasamdan resimler de cok guzel, Datca yi hic gormedim ama cok istiyorum. Paylasim icin tesekkurler :)
Yorum Gönder