Datça'da yel değirmeni dendiğinde ilk akla gelen yer Kızlan köyü oluyor. Datça'ya gelirken Kızlan köyü kavşağına gelmeden önce değirmenler görülüyor. Bunların bir çoğu bir tepenin üzerinde, bir kaç tanesi de daha düz bir alanda.Hepsi altıya yakın sayıdaki bu değirmenlerden bir tanesi Kaymakamlık tarafından restore edilerek kiraya verildi, şu an restoran olarak hizmet veriyor...
Tarihi Yel değirmenleri özel şahıslara ait oldukları için bir şey yapılamıyor. Ancak bu kişilerden satın alınarak gerekli restorasyonlar yapılıp ziyaretçilere açılabilir. Tabii bu maddi kaynağı harcamayı göze alan bir mercih yok, böyle olunca da tepelerde bir anıt gibi duran bu yapılar yok oluyor.
Restore edilen ve restoran olarak işletilen değirmen görülüyor.Bunun nasıl restore edilebildiğini yetkililere sorduğumda, bu değirmenin kamu arazisi içinde olduğunu;bu sayede restore edilebildiğini söylediler.Tabii bunların restorasyonu için gereken usta da çok önemli. Datçalı Ergin ustanın sayesinde bu değirmen ve Ilıcasu değirmeni restore edilebildi. Değirmenin içindeki aygıtlar çalışır vaziyette.
Değirmenlerin yanından Kızlan Köyüne giden bir toprak yol var..
Bu toprak yoldan çektiğim fotoğrafda kendi kaderine terkedilmiş değirmenler görülüyor.. Aslında taş işçilikleri mükemmel, biraz çabayla ayağa kalkmaları mümkün. Ama üstleri açıkta kaldığı için hava şartları mekanik aksamlarına çok zarar vermiş.. Tabii bu değirmenlerdeki yaşamın, yaşayan kişilerden dinlenerek öğrenilmesi çok hoş olurdu. Rüzgarın durduğu zamanlarda neler yapılıyordu, uzak yerlerden gelenler nasıl zaman geçiriyordu, merak ettiğim konular.
DATÇA HIZIRŞAH TARİHİ SELÇUKLU CAMİİ..
Hızırşah camii, Menteşeoğulları beyliği döneminde yapılmış, sekizgen kubbe kasnağı ve kare planlı tek kubbeli bir yapı olarak Beylikler Mimarisi özellikleri göstermektedir. Menteşeoğulları Muğla ili ve çevresinde hüküm sürmüş, Akdeniz ile Ege arasında denizlere hakim olmuş bir beylik...
Camide bulunduğum 17 Temmuz 2011 tarihinde, Hacı Bektaş Veli Derneği Datça Şubesinin düzenlediği "Cem ve Kurban Lokması"etkinliklerine şahit oldum...
CAMİ HAKKINDA BİR AÇIKLAMA..
Hızır Şah Menteşeoğullarının bir beyidir. Menteşeoğlu Orhan Beyin oğludur. Bugünkü Aydın ilinin Çine ve havalisinin beyi olarak kaynaklarda yer almaktadır. Menteşeoğulları beyliği adına Ege adalarının bazılarının (Girit-Rodos) hakimleriyle yapılmış gümrük anlaşmalarında beylik adına imza koyanlar arasında adı geçmektedir. Bana göre mezarı da Eski Çine'de Ahmet Gazi Camiinin yanındaki eyvan türbededir. Kardeşi Menteşeoğlu İbrahim Beyle aynı türbede yatmaktadır. Menteşe Beyliği Oğuz boylarından oluşan tebası ile Türkmen bir beyliktir. Bu beyliğin beylerinin mezarları Alevi-Bektaşi geleneğindeki "Dede" anlayışı içinde yatır veya ziyaretgah olarak değerlendirilmektedir. Mesela Menteşe beyliğinin ilk üyesi Menteşe bey'in Fethiye'deki türbesi, Menteşeoğlu Ahmet Gazi'nin Milas-Beçin'deki Medresenin ana eyvanındaki türbe mezarı aynı düşünce ile ziyaret edilmekte ve törenler düzenlenmektedir. Ortaçağda, özellikle uçlarda Bizanstan toprak kopartan bu Türkmen Beyler gittikleri yerleri Türkleştirme ve İslamlaştırma çabaları içerisinde zaviye, imaret gibi yapılar kurmuşlar-kurdurmuşlardır. Bu çerçevede Hızırşah Camii çevresinde bir zaviyenin bulunduğunu düşünmekteyim. Kaynaklarda başka yapılardan bahsedilmekle beraber toprak üstünde pek bir kalıntı yoktur. Caminin kuzey batı tarafında, yolun altındaki tarlalarda evvelce bazı duvar kalıntıları vardı. Şimdi duruyor mu bilmiyorum. Alevi derneklerinin orada tören yapması yukarıda bahsettiğim anlayıştan dolayıdır. Ama orada bir cem evi vb. herhangi bir şey yoktur. Zaviyelerde genellikle bir toplantı-konaklama salonu, mutfak ve mescit-cami buluınur. Buraları dini ibadet mekanları değildir. Ancak zaman içerisinde bu genel işlevi ortadan kalkıp ya cami-mescit, ya da varsa baninin (binayı-zaviyeyi kuranın) türbesi kalmakta ve o işlevi ile varlığını sürdürmektedir. Bu bilgiler inşallah yararlı olur.
Prof. Dr. Remzi Duran Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü /KONYA
Caminin alçak kemerli bir kapısı var.
Caminin içi bakımsız durumda, yağmur almış duvarlardaki yeşil renk rutubetten. Mihrap ve minber. Minber sonradan yapılmış orjinalinde ahşaptır sanırım. Yapıda herhangi bir yazılı kısma rastlamadım..
5 yorum:
çok güzel
ne ğüzel yerler ğezdiriyorsunuz bize yüreğinize sağlık.sık,sık yorum yazamasamda sizi takip ediyorum.sevğiler....
Degirmenler cok ilginc aslinda restore edilip turistlere acilsa ilgi ceker gibi geliyor. Burada deniz fenerleri falan cok populer, kuyruklar halinde sira bekleyip geziyorlar.
Restoran -değirmende bir çay içmek isterdim doğrusu.
Caminin bakımsızlığı içinse çok üzüldüm. Böyle köklü bir tarihin yadigarlarına vefasızlığımız çok kötü...Caminin tarihi hakkındaki bilgiler ilginç geldi, zira şu an elimdeki kitap tarihi bir roman ve içindeki kimi bilgi ve ipuçları beni şaşırtmıştı,bu bilgilerle de arada bağlantılar kurdum :)
FOTOĞRAFLARLA ÇOK ŞEY ANLATABİLMEK NE GÜZEL..
Yorum Gönder