Truva Harabeleri Çanakkale’ye 32 km uzaklıktaki eski bir şehir harâbesidir. İlk çağ halk şâirlerinden Homeros’un İlyada destanı bu şehirden bahseder. Burası dünyânın en meşhur müzelerinden biridir. Arkeolojik kazılarla tamâmen ortaya çıkarılan bu şehir harâbeleri görülmeye değer bir tarih hazinesidir.
TRUVA HARABELERİNİN BULUNMASI
1830 yılında, Almanya da bir protestan papazının 7 yaşında bir oğlu vardı. papaz, geceleri oğluna Homeros' un şiirlerini okurdu. çocuk da bu şiirlerden, binlerce yıl önce ege denizi kıyılarında truva adında zengin bir şehrin bulunduğunu öğrendi. özellikle, Yunanlıların on yıl süren kuşatmalarına karşı şehrin nasıl dayandığını anlatan şiirler kalbini heyecanla doldurur, sonunda ateşe verilmiş, bütünüyle yıkılmış olan truva nın ele geçirilişi onu sonsuz derecede üzerdi. Çocuk, eski çağların bu canlı ve güzel şehrinden hiçbir iz, elle tutulur hiçbir eser kalmadığına inanamazdı.
-"hepsi yıkıldı, bütünüyle yok mu oldu?" diye babasına sık sık sorar, aldığı cevaplar onu büsbütün üzerdi:
-"evet oğlum, hepsi yıkılıp yokoldu".
-"peki, truvanın nerede olduğunu kimse bilmiyor mu , baba?"
-"hiç kimse bilmiyor".
bunun üzerine çocuk; her defasında:
-"baba, ben büyüdüğüm zaman homeros un anlattığı yerlere gidip truva yı bulacağım" derdi.
Bu alman çocuğunun adı Heinrich Schliemann'dı. Schliemann, büyüyüp hayatını kazanmaya başladıktan sonra, bu çocukluk hülyasını gerçekleştirmek için çalışmaya başladı. Bir gün schliemann, ticareti bırakıp eski şehri araştırmak üzere ege kıyılarına doğru yola çıktı.
geçen yüzyılda bilginlerin çoğu truva'nın var olup olmadığını kesinlikle bilmiyor, ilyada'da yazılı olayların ve yerlerin şairin uydurması sanıyorlardı. Bununla beraber eski şehrin Çanakkale boğazı nın asya yönünde bulunduğu söyleniyordu. Schliemann, elinde ilyada metni, Homeros' un 3000 yıl önce tarif ettiği yerlerin gerçek görünüşünü ortaya çıkarmak için bütün bu bölgede yer yer kazılara başladı.
Bu sırada otuz metre yüksekliğinde bir tepe dikkatini çekti. Tepe dümdüz bir ovanın ortasında yükseliyor ve insan eliyle yapılmış gibi görünüyordu. Schliemann, tepenin yamaçları üzerinde kazılara başladı. şansı da vardı. kısa bir süre sonra silahlar, ev eşyası ve vazolar buldu. çocukluk hülyaları gerçekleşmiş, tarihi şehrin merkezini bulmuştu...
TRUVA ATI
Truva atı, Odysseus’un Truva surlarını aşmak ve şehre gizlice girmek için yaptırdığı tahtadan at maketidir. Savaş yaklaşık 10 yıldır sürüyordur. Askerler bıkkın ve yorgundur. Zekası yüzünden Athena tarafından da sevilen Odysseus’un aklına tahtadan bir at yapma fikri gelir. Plana göre Akhalılar savaştan çekiliyor gibi gözüküp, geride çok büyük bir tahta at bırakırlar. Odysseus ve diğer seçkin komutanlar atın içine gizlenirken, diğerleri denize açılıp gemileri Bozcaada’nın arkasına, Troyalıların onları göremeyeceği bir şekilde gizlerler. Truvalılar tahta atı içeri alırlar. Gece barış kutlamalarıyla coşan ve alkolün etkisiyle sızan Truvalılar, atın içindeki savaşçılara gafil avlanırlar. Bu sırada Truva’nın surlarına yaklaşmış olan Akhalı Ordusunun da takviyesiyle Truva Şehri tamamen harabe haline dönüşür. Truva’nın baştan sona yakıldığı bu korkunç katliam sonrasında Menelous Helen’i alarak Yunanistan’a yelken açar...
Truvalıların Doğu Avrupa'dan gelerek Çanakkale boğazı'nı geçip rastladıkları ilk ovaya yerleşen bir kavim oldukları sanılmaktadır. Truva çok zengin bir şehirdi. Değerli madenleri bol bir bölgenin eteğindeki verimli topraklar üzerinde kurulmuştu. Coğrafya yönünden, Çanakkale boğazı'ndan geçen gemileri kontrol edebilecek durumdaydı. Karadeniz'den atlar, kılıçlar, sofra takımları; Ege'den zeytinyağı, şarap; karayoluyla da Çin'den yeşim taşına kadar herşey gelirdi. Truva ise altın, gümüş ve kereste satardı...
Efsaneye göre Truvalılar şehirlerine kral Priam'ın torunu Truva' nın adını vermişlerdi.
İlium tepesi'nin ismi de aynı kralın öbür torunu İlio'dan gelmekteydi...
Schliemann, yaptığı ilk kazılarda duvarlara rastladı. ama duvarların temelleri altından ayrı yapılışta duvarlar da çıkıyordu.
Kazılar ilerleyip derinlere inildikçe Schliemann tam dokuz katmana rastladı. Bu dokuz kat birbiri üzerine yapılan dokuz şehrin kalıntılarından meydana geliyordu. Her yeni şehir bir öncekini örten toprak yığınının üzerine yapılmıştı.
Schliemann ve ondan sonra bu ünlü tepede kazılar yapan arkeologlar, çeşitli yapı tekniğini ve her katta bulunmuş olan eşyayı inceleyip dokuz şehirden herbirinin kuruluş tarihleriyle ulaştıkları uygarlık düzeyini kesinlikle tespit etmişlerdir. Böylece şehirlerin planlarını da çizmek mümkün olmuştur...
Truva şehrinin planı…
Schliemann, Truva da yaptığı kazılar sırasında ikinci şehrin duvarları dibindeki bir kovukta paha biçilmez bir hazine buldu. 8700 parçalık bu hazine altından yapılmış bilezik, kolye, küpe ve duvaklardan meydana gelen değerli süs eşyasıydı. Schliemann, bunların Priam kralının hazinesi olduğunu ve Homeros'un İlyada'da anlattığı gibi şehrin kuşatılması sırasında duvar dibindeki bu kovuğa saklandığını sanıyordu. ama bu süs eşyasının üzerinde sonradan yapılan incelemeler, hazinenin priam kralından 1000 yıl önce yaşamış bir hükümdara ait olduğunu ortaya koydu..
Brad Pitt'in başrolünde oynadığı "TROY" filminde kullanılan model at 2004 tarihinden itibaren Çanakkale merkez sahil yolunda sergilenmektedir...
1 yorum:
Çok güzel bir gezi ve anlatım. Teşekkürler
Yorum Gönder