30 Haziran 2011 Perşembe

*** BAHÇE / KAZAN-ANKARA ***

"Tesellidir, gül gülümsemeleri..."
Bir tutkudur GÜL.. Bir ömre bedel. Sevgi goncasıdır. Sevgi ise hep uzaklarda görülsede bazen bir gülüşte, bazen bir bakısta, bazen kelimelerde saklıdır. Sevgi bir GÜL kadar kırılgan ama ömre bedel batsada dikeni aldırma.. GÜL seninse eğer...


İki salkım üzüm gibiyiz..
İki asmada karşılıklı..
Yine aylardan Temmuz..
Ve biz gülümsemekteyiz..
Birbirimize saklı saklı..

Üstümüzde birer yaprak..
Sallanıyor sağa sola çığlıklar kopararak..
Estikçe rüzgâr, savruluyor pür telaşlı..
Kıskanıyor besbelli sevdamızı..
Kıskanıyor soyka yaprak içimizdeki aşkı...
(Hasan Ildız) 



Akşam oldu hüzünlendim ben yine... 


Gülüşlerimi bir gülün gölgesinde sakladım...  














KAZAN, başkent Ankara'nın kuzeybatısında yer alan Akıncı Ovası üzerine kurulmuştur. Ankara'ya 47 km uzaklıkta bulunan ilçemiz, 47 bin hektarlık yüzölçümü, 15 köyü ve 31 mahallesi ile 36.147 nüfusa sahiptir. Ülkemizin en hızlı gelişen ilçelerinden biri olan Kazan, Ankara İstanbul Devlet Karayolu üzerinde olup, Ankara'ya otomobille 20 dakika mesafededir. TEM Otoyolu'da ilçe sınırları içerisinden geçmektedir. Bu nedenle ilçemizin, Türkiye'nin her yöresiyle ulaşım bağlantısı mevcuttur. İlçe topraklarının büyük bir bölümü düz ve verimlidir...

27 Haziran 2011 Pazartesi

*** KAHRAMANMARAŞ KAPALI ÇARŞISI ***

Meyan Şerbeti, Kahramanmaraşlılar'ın geleneksel içeceği.Yazları caddelerde buz gibi meyan satıcılarına rastalayabilirsiniz. Yazın serinlemek için çok fazla tüketilen şerbettir...  


Ham haldeki meyan bitkisinin şerbetinin yapılması için tülbentle sarılan yaklaşık 300 gram meyan kökünün 2 litrelik oda sıcaklığındaki suda 1 saat bekletilmesi gerekiyor bekletilen karışımın içerisine karanfil gibi aromalar katılarak lezzeti artırılabilir.
Kolanın hammaddesi olan meyan kökünün ve bu bitkiden yapılan çayın göğsü yumuşatıcı, balgam söktürücü ve öksürük kesici etkisi bulunduğu, ülser ve kabızlığa iyi geldiği, böbrekleri çalıştırdığı için kum ve taş atımını hızlandırdığı biliniyor.
İçerisinde ilaçların ham maddeleri de olan saponin ve gliserizin sayesinde göğüs hastalıklarında göğsü yumuşatıcı balgam söktürücü etki gösteriyor. Ayrıca, bronşit, nezle ve grip gibi solunum yolu hastalıklarında ve boğaz ağrılarında rahatlatıcı olarak da şifa dağıtıyor.



Şerbeti çok tatlı, doğal şeker içeriyor lakin baskın kök tadı içimini zorlaştırıyor…


Kahramanmaraş il merkezinde bulunan Kapalı Çarşı’nın XV.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Kapalı Çarşı, Bedesten ile Bakırcılar çarşısı arasında iki ayrı bölümden meydana gelmiştir. Çarşı koridor çevresinde sıralamış dükkanlardan meydana gelmiş, üzeri yuvarlak bir tonozla örtülmüştür. Aydınlatma da üstteki tonozlara açılan pencerelerden sağlanmıştır. Yapımında moloz ve kesme taş kullanılmıştır.
Osmanlı kapalı çarşılarının en erken örneklerinden biri olup, ortasındaki dua kubbesi ile dikkati çekmektedir.



Maraş denilince akla dondurmasından sonra kırmız pul biberi gelir.. Buraya has olarak üretilen, 100 gr. Kahramanmaraş biberi, 318 kalori veriyor. Ayrıca, bünyesinde: A,B ve C vitaminleri var. Eklem ağrıları, cilt hastalıkları ve kolestrol için yararlı olduğu söyleniyor. Gerek kendiniz ve gerekse yakınlarınız için hediyelik olarak mutlaka satın almalısınız.

 
Kahramanmaraş tarhanası, ülkemizde bilinen tarhanadan farklıdır, şekli yapımı ve tadı Türkiye' mizde tekdir. tarhananın daha kurumamışına firik denilir, serildiği günün akşamı olur ve her çerezcide bulunur. Kurutulmuş tarhana'da aynı firik gibi Çerez olarak ceviz fıstık ve badem ile'de yenmektedir, isteğe göre kuru, soğuk veya sıcak su ile ıslatılmış, tava içinde yağda kızartılmış veya sıcak kemik suyu ile ıslatılarak damaklarda yer bulmaktadır...


Tarhanayı çerezlik olarak patates cipsi şeklindede tüketmek mümkün…  


Yine yöreye has lezzetlerden biri, Tahınlı Katmer.. 


Kahramanmaraş’ta, buraya özgü hediyelikler bulmak mümkün. Şöyle ki: sim sırma, kuyumculuk, bakır ve ağaç oyma işlemeciliği. Özellikle bakır işlemeciliği. Bakır tabaklar üzerine yapılan muhteşem işlemeler, göz alıcı.


Ahşap işlemelerinden ise, en çok üretilenler: gazetelik, rahle, çeyiz sandığı, aynalık, isimlik, tavla, salon sehpası. 


Geçmiş tarihten bu yana Maraşlıların çeyiz yaparken vazgeçemediği yün, artık eskisi gibi tercih edilmiyor.. Maraşlıların örf ve adetleri arasında olmazsa olmazlarından olan yün, yerini fabrika yataklarına ve hazır imalat ürünlerine bırakarak yok olmaya yüz tutmuş durumda. Eskisi kadar satıcılığı olmayan yünün yok olmasında en büyük etkenlerden biri ise korsan yüncülük. Özellikle yün alıcılarının köylü kesimi olduğu Maraş'ta yünü müşterinin ayağına kadar götüren korsan yüncülür, bu işi kanuna göre yapanların ekmeğiyle oynamaya devam ediyor... 


Maraş dolmalarının lezzeti burada saklı..


Yöreye has tatlılardan Pekmez Pestili Ceviz Maraş sucuğu..

*** KAHRAMANMARAŞ KALESİ ***

Kahramanmaraş Kalesi, Kahramanmaraş kent merkezindeki yığma tepenin üstündedir. Günümüze değin birçok onarım geçiren kalenin M.Ö. 1. yüzyıl - M.S. 2. yüzyıl arasında yapılmış olacağı düşünülmektedir. Osmanlı döneminde de kale içerisinde önemli bir yerleşim olduğunu Evliya Çelebi’den öğreniyoruz. Evliya Çelebi, Yavuz Sultan Selim’in İran seferine giderken bu kaleyi ele geçirdiğini belirtir. Ardından burada yaşayanlar Kanuni Sultan Süleyman zamanında isyan etmişler ve o zamana kadar harap durumdaki kale yeniden yapılmıştır Yine Evliya Çelebi’ye göre; “…Etrafı altı yüz adım ve dört köşedir Etrafında hendeği yoktur. Kapısının dışındaki kalelerin birbirine bakan dört tane aslan tasviri vardır”
Bu gün itibariyle kale surlarının içi park olarak düzenlenmiştir. Açık çay bahçeleri, çocuk parkı ve dinlenme mekanları bulunmaktadır...
Şehre ulaşım: karayolu, havayolu ve demiryolu ile mümkündür. Havaalanı, 1996 yılında hizmete girmiş olup, halen faaldir. Havaalanı, şehir merkezine, 5 km. uzaklıktadır.
Kahramanmaraş-Ankara arası uzaklık: 592 km. Kahramanmaraş-İstanbul arası uzaklık: 1046 km. Kahramanmaraş-Adana arası uzaklık: 186 km. Kahramanmaraş-Gaziantep arası uzaklık: 80 km.


Kahramanmaraş ili, Akdeniz bölgesinde yeralan, dondurma, biber ve tarhanasıyla ünlü bir ildir. Kurtuluş Savaşı sırasında Fransız işgalcilere karşı verdiği yerel mücadeleden dolayı TBMM tarafından istiklal madalyası verilen tek ildir. Yine bu kararla Maraş olan eski adı, Kahramanmaraş olarak değiştirilmiştir. 


Maraş Hitit devrinde meşhur kumandan “Maraj” tarafından kurulmuştur. Asurluların “Markasi” ve Romalıların “Germanikya” dedikleri bu şehre Sivas Kurtuluş Savaşının temellerinin atıldığı, Selçuklu devrinin dev eserleriyle süslü, yüzölçümü bakımından Konya'dan sonra ikinci sırada yer alan bir il. Bu şehire İslam orduları fethedince “Mer’aş” veya “Reaşe”, Türkler fethettikten sonra da “Maraş” denildi. “Mer’aş” “titreyen yer” demektir. Nil Vâdisi, Lût Gölü, Amik Ovası, Maraş arası deprem bölgesidir. Bu sebeple Mer’aş denildiği düşünülür.


Kaleden Ahır dağı manzarası...
Kahramanmaraş Ahır dağı eteklerinde kuruludur. Maraş dondurmasının sırrı Ahir Dağı’nın yamaçlarındaki yüksek yaylalarda yetişen kekik, keven, sümbül ve çiğdem gibi çiçeklerle beslenen keçilerin sütünden kaynaklanmaktadır. Maraş dövme dondurmasıyla meşhurdur. Kahramanmaraş'ın dövme dondurması yerel şirketlerin azmi ve katkısıyla ünü tüm dünyaya yayılmış ve birçok dünya şehirlerinde dondurma şubeleri açılmıştır.  




Kale gezimizde bir anda ortaya çıkan meçhul amca o yanık sessiyle Meyrik türküsünü öyle bir söylediki hepimiz duygulandık… 
Meyrik, Pazarcık'ın Damlataş Köyü’nün “Kantarma Obası”nda veremden ölen ve üzerine ağıtlar yakılan güzel bir gelindir. Meyrik evlenmeden önce verem hastalığına tutulmuştur. Teyzesinin oğlu Hasan’la evlendirilir. Evliliklerinin daha 3.ayında Meyrik hastalanır ve Kahramanmaraş Devlet Hastanesi’ne kaldırılır. Çok geçmeden köye Meyrik ‘in ölüm haberi gelir. Kadınlar toplanır, ağıt yakarlar. Olayın en ilgi çekici yanı “Meyrik Türküsü”nün ağıt olarak , o anda irticalen Meyrik Gelin’in hem teyzesi hem de kayınvalidesi tarafından söylenmesidir. Yıl 1970’tir.
Daha sonraları 1971 yılında Aşık Mahzuni Şerif köye gelerek Meyrik Türküsü’nü besteler. Halen Türk Halk Müziği’nin en sevilen türkülerinden biri olan bu yanık türkü, birçok sanatçı tarafından söylenmiştir, söylenmeye de devam etmektedir.
Maraş'tan Bir Haber Geldi (Meyrik)
Maraş'tan bir haber geldi
Dediler ki Meyrik öldü oy oy
Keşke Meyrik ölmeseydi
Kesileydi elim kolum oy oy


Oy Meyrik Meyrik Meyrik
Ben kurbanam sana Meyrikbaktabul
Ben hayranam sana Meyrik


Doktor yarayı kesiyor
Gene Meyrik kan kusuyor oy oy oy
Dediler ki Meyrik öldü
Anası kime (bana) küsüyor oy oy oy


Oy Meyrik Meyrik Meyrik
Ben kurbanam sana Meyrik
Ben hayranam sana Meyrik


Şu Meyrik'in acısına
Çarşaf serin gecesine oy oy oy
Keşke Meyrik ölmeseydi
Sabır onun kocasına (anasına) oy oy oy


Oy Meyrik Meyrik Meyrik
Ben kurbanam sana Meyrik
Ben hayranam sana Meyrik  



Kahramanmaraş'daki Abdülhamid Han Camii, Maraşın en büyük ve Türkiye`nin üçünçü camisidir...  


Kaleye çıkış yolu..


Kalenin girişinde bulunan tarihi top... 


BAYRAK OLAYI
Maraş işgalinde, işgalci güçlerin şehirde yaptığı taşkınlıklar tam bir terör havası estirir. Olaylar bir türlü durmak bilmez. 27 Kasım 1919 gecesi Ermenilerin ileri gelenlerinden Hırlakyan'ın evinde bir balo tertiplenir. Ziyafette yemekler yenilip içildikten sonra baloyu açmak ve Hırlakyan Ailesini şereflendirmek düşüncesiyle Guvernör Andre, Agop Hırlakyan'ın iki torunundan Osep'in kızı müstakbel Ermenistan Prensesi diye adlandırılan Helena'yı dansa davet eder. Genç kız; “Sizinle dans etmemekten üzgünüm, çünkü kendimi hala esaret ve zillet içinde yaşayan bir kadın olarak görüyorum. Kalesinde Türk Bayrağı dalgalanan bir memlekette, Fransızların hakim oldukları ve bizim emniyet ve hürriyet içinde yaşadığımızı nasıl düşünebiliyorsunuz?" diyerek, Guvernör Andrenin teklifini red eder. Bunun üzerine askerlerine emir veren Komutan, Kalede ki Türk Bayrağı'nı indirtir..
28 Kasım 1919 Cuma sabahı Maraş'lının kara sabahıdır. Yatağından kalkan Maraş'lılar, asırlardan beri Kale burcunda dalgalanan şanlı bayraklarını göremezler. Bu olay şehri infiale sürükler. Savcı Avukat Mehmet Ali Kısakürek derhal kaleme sarılıp “Alem-i İslam'a Hitap” beyannamesini yazarak şehrin muhtelif yerlerine dağıttırır. Halkı Bayrağın indirilmesine tepki göstermeye davet eder..
Bayrağının indirilmesi karşısında Maraşlılar sessiz kalmazlar ve halk Cuma namazı vakti Ulu Cami'de toplanır. Ezan okunduktan sonra, camide toplanan halk “Bayraksız namaz kılınmaz” diye bağırır. O esnada cami imamı “Aziz cemaat, kalesinde düşman bayrağı dalgalanan bir millet hürriyetini kaybetmiş sayılır. Hürriyet olmayan bir yerde Cuma namazı kılmak caiz değildir” diyerek dağıtılan beyannamenin doğru olduğunu tasdik eder. Bunun üzerine Maraşlılar topluca Kaleye hücum ederek, indirilen bayrağı yeniden Kale burçlarına diker ve Cuma namazı orada eda edilir.


Bayrak olayının hareket noktası Maraş Ulu Cami
Kalenin güneyindeki meydanda bulunan Ulu Cami’yi kitabesinden öğrenildiğine göre; Dulkadiroğulları’ndan Süleyman oğlu Alâ Üd-Devle Bey 1496 yılında yaptırmıştır..







Ulu Cami, 40x27 m ölçüsünde dikdörtgen planlı olup, yapımında kesme taş kullanılmış, üzeri de ahşap hatıllarla örtülmüştür. Caminin kuzeyine sonradan ahşap çatılı yedi paye ve bir de duvar uzantısından meydana gelen bir son cemaat yeri eklenmiştir. Bu sütunlar birbirlerine yuvarlak kemerlerle bağlanmışlardır..


24 Haziran 2011 Cuma

HAYMANA KAPLICALARI

"Uluslararası Şifalı Su Kaynakları Araştırma Merkezi’nin 30 ülkeyi kapsayan araştırmasına göre, nitelik bakımından Haymana Kaplıcası dünyada Fransa'nın Vişi Kaplıcalarından sonra ikinci sırada yer alıyor.."
Ankara'nın Haymana İlçesi, Karasal iklimin hüküm sürdüğü Haymana Platosu üzerine kurulmuş olan ve kaplıca yönünden kendini her geçen gün geliştirmekte olan şirin bir ilçedir. Kaplıca, modern anlamda size bütün olanakları sunabilmektedir.. Haymana'da birçok kaplıca faaliyettedir. Bunlardan biride Çağ Hayme Sultan tesisleridir..
YER: Haymana Kaplıca alanı Ankara İlinin güneyinde yer alan Haymana İlçe merkezindedir. İlçe Ankara iline 73 km uzaklıkta bulunmaktadır.
ULAŞIM: Kaplıcanın bulunduğu alana, karayolu ile gitmeyi tercih ediyorsanız Ankara’dan Haymana ilçesine düzenli olarak sefer yapan toplu taşım araçları bulunmaktadır. Bu yüzden kaplıcaya ulaşım oldukça kolaydır. Eğer kaplıcaya hava yoluyla gitmek isterseniz Esenboğa Havaalanına yaklaşık 100 km. uzaklıkta bulunmaktadır.


Çağ Hayme Sultan Termal Tesisleri 2.Etap Çocuk Havuzu...
42 C lik kaynak ve 38-39 C lik havuz ısısı ve zengin yararlı içeriği nedeni ile herhangi kimyasal, biyolojik veya fiziksel bir işleme tutulmaksızın doğrudan kullanılabilmektedir. Dünyada birçok kaplıcada termal suyun ısısı doğrudan insan kullanımı için ya yüksek ısıda (70-90C) ya da düşük ısıda (20-30 C) olması nedeniyle, soğutma ve ısıtma işlemiyle kullanıma sunulabilmektedir. Bilindiği gibi buda suyun özelliklerinin kaybına neden olmaktadır. Isıtma ya da soğutma herhangi bir fiziksel işleme ihtiyaç olmadan doğrudan doğruya doğal haliyle kullanılabilen Haymana Termal Suları bu özelliği ile dünyanın seçkin termal sularından biri olarak anılmaktadır.




Hayme Sultan 2. Etap 1+1 Devremülk daireler(yatak odası)  


Hayme Sultan 2. Etap 1+1 Devremülk daireler.. (Salon+Mutfak)  


Balkondan manzara.. 


Haymana'daki modern tesislerden biride Doktorun Oteli dir. 


Diğer modern tesisler...
Sağdaki; Haymana Resort Otel
Soldaki; Çağ Hayme Sultan 3.etap 
(Çağ Hayme Sultan 3.etap devre mülk satısları dolmak üzere ama 4. etap'ta istenilen devreler seçilebilir inşaat halinde 2012 sonunda teslim edilecek)


Haymana merkezdeki en eski tesislerden biri  Haymana Belediyesi Merkez Kaplıcası




Haymana ilçesinin ismini nerden aldığına dair aslında ilginç ve bir o kadar da düşündürücü bir hikayesi vardır. Ben bunu ilk okuduğumda çok şaşırmıştım çünkü şimdiye kadar hiç duymadığım bir tarih bilgisiydi. Siz de okuyunca çok şaşırabilirsiniz.
Haymana ismini ilçe merkezinde türbesi bulunan Hayme Ana türbesinden almıştır. Peki kimdir bu Hayme Ana? Hayme Ana, Kocası Gündüz Alp’in vefatından sonra dağılma noktasına gelen Kayı boyunu Aşağı Sakarya vadisine daha sonrada Domaniç Çarşamba’ya selametle getirerek cihanın en büyük devleti olan Osmanlı İmparatorluğu’nun temelini atmış olan kadındır. Oğlu Ertuğrul Gazi’yi hep büyük olma cihana hükmetme kişiyle yetiştirmiş torunu Osman Gazi’nin elinden tutarak geleceğin devletinin nasıl kurulacağını nasıl olması gerektiğini hayal etmiştir. Buradan da anlayacağınız gibi Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin babaannesi oluyor. İşte onun ismi olan Hayme Ana zamanla halk dilinde Haymana olmuştur.
Kaynak : http://www.haymana.bel.tr/


CİMCİME SULTAN SÖYLENCESİ:
İlçe merkezinde, Cimcime Sultan Türbesi bulunuyor. Bunun enteresan bir söylencesi var. Şöyleki: “Çocuğu olmayan bir aile; o tarihte, Saraydan, Cimcime isimli bir kız çocuğunu evlatlık olarak alırlar. Cimcime Sultan, gün geçtikçe büyük ve gelişir. Aile, onu kendi öz evlatları gibi bağırlarına basarlar. Ancak, bir süre sonra, bu ailenin kendi çocukları da olur. Bu yeni doğan kız çocuğu; Cimcime Sultan ile birlikte büyür, ancak, onu kıskanmaya başlar.
Zamanla: annesiyle birlikte, bu kıskançlık duygusu sonucu, Cimcime’yi evden uzaklaştırmaya karar verirler. Sonunda: baba Bizar’da, evlatlık Cimcime’nin evden uzaklaştırılmasını kabul eder.
Baba, bir gece, Cimcime’yi evden çıkarır ve bugünkü kaplıcanın sıcak suyunun kaynağının bulunduğu: sık ormanlık alana götürür. Onu, orada uyutur ve bırakır kaçar. Cimcime; bir süre sonra, korku içinde uyanır. Sıkılır ve üzülür. Bütün vücudunu sivilceler kaplar ve kabuklu yaralar oluşur. Bu sivilce ve yaraların ağrı ve sızılarına dayanamayan Cimcime; yakınından çıkan sıcak suda yıkanmaya karar verir. Bu sıcak suda, birkaç kez yıkanınca, ağrılarının geçtiğini ve yaraların iyileştiğini görür.
Sonuçta: Cimcime sultan, yeraltından çıkan bu suyun yararına ve şifasına inanır ve suyu sahiplenir. Suyu; çevresinde, herkese önermeye başlar. Bu arada:  kendisini orada terk eden, babalığı, bir süre sonra merakını yenemez ve gelir Cimcime’yi görür. Cimcime’nin daha da serpilmiş ve el-yüzü, nur içinde olduğuna inanamaz.
“Kızım, sana ne oldu ki, değişiverdin?” der. Cimcime:
“Uyandığım zaman her tarafım ağrı ve sızılar içinde idi, şu kaynayan suda yıkandım, böyle oldum, iyileştim” der.
Daha sonra ise, ilaveten:
“ Baba, öldüğüm zaman, beni buraya gömün, bana bir türbe yaptırın, adını Cimcime Sultan koyun” der.
O gün, bugündür şifalı su: şifa kaynağı olduğu biliniyor ve birçok hastaya deva oluyor..




Son dönemde belediyenin, ilçenin yol ve kaldırım taslarını yenileyerek ve binaların dış duvarlarını boyayarak ilçeyi güzelleştirme yolunda önemli adımlar attığı görülüyor...


Bölgede karasal iklim hüküm sürmektedir. Yükseklik 1251 metredir. Ormanlık alanların az olması nedeniyle, yıllık yağış miktarı oldukça düşüktür. Bu yüzden kuru tarım ağırlıklı ziraat yaygındır. Bölge akarsular bakımından fakirdir. Orman alanları yaklaşık 500 hektardır. Arazi genelde küçük tepecikler şeklindedir, büyük dağlar yok...








Haymana tam bir tedavi merkezi, güzel bir dinlenmeye ihtiyacınız bulunduğunda, mutlaka Haymana’ya gidip, buradaki tesislerde, kısa bir tatil yapmalısınız.