26 Eylül 2011 Pazartesi

*** HAYITBÜKÜ-PALAMUTBÜKÜ-KIZILBÜKÜ/DATÇA ***

HAYITBÜKÜ, Datça Yarımadasının Akdenize bakan kısmında, Datça merkeze 25 km mesafede, üç güzeller olarak adlandırılan (Hayıtbükü, Palamutbükü, Kızılbükü ) bu koylar, maviyle yeşilin kucaklaştığı  turistik merkezlerdir...


Hayıt, koyda bulunan bir bitkinin adı.. Bük ise tahmin edebileceğiniz gibi bükülen, kıvrılan koylara verilen isim. 


Datça'nın koylarında birbirinden ilginç kültürleri ve lezzetleri bulmanız mümkündür. Tarçınlı köy ekmeğinin tadı, bahçeden yeni toplanmış domates, biber ve salatalıklar, köy peyniri, taze yumurtalar ve yöreye has kekik balı...


Palamutbükü, pırıl pırıl parlayan plajı ile, yeşilin bir çok tonunu göreceğiniz zeytin, badem ve çam ağaçları ile bir doğa harikası... 


Şehir gürültüsünden uzak, sakin, huzurlu bir tatil arayanlar için ideal bir yer. Pek çok antik ve doğal güzelliklere yakınlığı da ayrı bir konu. 


Palamutbükü uzaktan genel görünüm.. 


KIZILBÜKÜ...  
Kızıl ve Hayıt Bükleri Mesudiye köyü koylarıdır. Kızılbükü Hayıtbükünün devamında hemen bitişiğinde olan koydur..




OVABÜKÜ, Mesudiye'nin ön tarafında sahilini barındıran, Hayıtbükü'nün yan sahili olan, birçok restaurant, apart, pansiyon, otel ve işletmelerin olduğu şirin bir koydur. Ovabükü, Datça merkezinin 17 km uzağında, Mesudiye köyünün bir koyudur 


Palamutbükünden Datçaya dönüş yolu..
25 km'lik bu yol boyunca daha bir çok koy bulunmaktadır... 


Yol boyuncaki ıssız, sakin koylardan biri, piknikçiler herhangi bir boş koyda piknik ve deniz keyfini bir arada yaşayabiliyor.. 


Bir başka ıssız koy... 


21 Eylül 2011 Çarşamba

*** TİRİTÇİ MİTHAT/KONYA ***

Konya'da mutlaka tatmanız gereken bir lezzet. Küçük ama nezih ve sıcak ortamı eşsiz tiridi denemeye değer kılıyor. Öyleki Konya'yı gezmek ve tirit yemek için Ankara'dan sabah hızlı trenle Konya'ya gelinip aynı gün aksam dönülebilir.. :) 
Evde hazırlanan tiritlerden çok farklı bir tat. Mithat Usta sadece tirit ve zerde ikram eder. Farklı lezzetler arıyorsanız boşuna gitmeyin.
Özel baharatlarla hazırlanmış tirit... et... yoğurt ve tereyağın muhteşem buluşması..
Adresi merak edenler için;

Mevlana'nın yakınındaki Aziziye camisinin hemen karşısındaki minik dar sokağa girin orda...


Konya yöresine ait güzel bir tatlı. Osmanlı döneminde tatlının içinde bulunan safrandan dolayı sağlığa da faydalı olduğu ve vücuda enerji verdiğine inanılırmış...
Malzemeler;
1,5 çay bardağı pirinç
7 Su bardağı su
2 Su bardağı şeker
1 çay kaşığı zerdeçal
1,5 yemek kaşığı nisasta
½ çay kaşığı safran





Tiritçi mithatın gazetelerde çıkan birsürü haberi de duvarlarda asılı..
O gizli lezzetin sırrını bilen yok kendisinden başka.. 



Minicik bir dükkan...
bahçeye de atılmış birkaç masa...
ve o muhteşem tad...




Konya'da dondurmacı, Adem Arıkan, halkın hurmaya ilgisinin yoğun olması üzerine hurmalı dondurma yaptığını söyledi. 


Tamamen katkısız ve gerçek hurma parçalarından dondurma yapılıyor. Önce hurma temizleniyor daha sonra öğütüp dondurmaya ilave ediliyor ve manzara bu şekilde oluyor :)

16 Eylül 2011 Cuma

*** HZ. MEVLANA/KONYA ***

Kim ölü
Kim diri
Kim akıllı
Kim deli
En şerefliniz
En Takvalınız


MEVLANA CELALEDDIN-I RUMI.. (1207-1273)
Mevlana'nın asıl adı Muhammed Celaleddin'dir. Mevlana ve Rumi de, kendisine sonradan verilen isimlerdendir. Efendimiz manasına gelen Mevlana ismi, ona, daha pek genç iken Konya'da ders okutmaya basladığı tarihlerde verilir. Bu isim Şems-i Tebrizi ve Sultan Veled'den itibaren Mevlana'yı sevenlerce kullanılmış; Adeta adı yerine sembol olmustur..
RUMİ, Anadolu demektir. Mevlana'nın, Rumi diye tanınması, geçmis yüzyıllarda Diyar-ı Rum denilen Anadolu ülkesinin vilayeti olan Konya'da uzun müddet oturması, ömrünün büyük bir kısmının orada geçmesi ve nihayet türbesinin orada olmasındandır. 
YEŞİL KUBBE...
Yesil Kubbe denilen Türbe, Sultan Veled ile Alameddin Kayser'in gayreti ve Emir Pervane'nin eşi (Sultan II. Giyaseddin Keyhüsrev'in kızı) Gürcü Hatun'un yardımlarıyla Çelebi Hüsameddin zamanında yapıldı.
Yeşil Türbenin mimari, Tebrizli Bedreddin'dir.. 



Fettâh "açmak" ise bu kapalı olan her şey için bir umuttur..
görmeyen göze..
konuşamayan dile..
gülemeyen yüze..
öyleki; bazen senin kapattığını açmak içindir..
bazen de karşındakinin senin kapattığını açması içindir..
kapanan bir kapının ardında açılmasını bekleyen küçük bir nidadır "fettâh"
umut üzere bir niyaz!..
bittim diyen isen bir çağrıdır "fettâh"
sustum diyor isen dildedir "fettâh"
son ânını yaşayan yüreği dirilten en özel kelâmdır
ki kelamdan öte varlığı kuşatan bir vârdır
"FETTAH" BİTTİM DİYEN YÜREĞE BİR UMUT IŞIĞI..
SESSİZLİĞİ SESSİZCE YARAN BİR UMUT IŞIĞI...
(Şems-i Tebrizi)



"Hazreti Mevlana Tablosu"
Leyla degilim dost..
Lakin cagirirsan çöllere gelirim.
Sana yalan halde gelmem,
Toplarım özümü yalın halde gelirim.
Kapıyı caldığımda kim o dersen,
Ben olmam kapında sen olur gelirim.
Sen gel de yeter ki..

























13 Eylül 2011 Salı

*** KARABURUN PLAJI/BEYŞEHİR GÖLÜ ***

Beyşehir ilçe merkezine 20 km mesafede Beyşehir Gölü'nün Karaburun Mevkii'ndeki 3 kilometrelik sahil şeridini 250 bin liralık bir yatırımın ardından modacı Davut Şeker işletmeye açmıştır..


Araçla giriş 10 tl  olup, şezlong ve soyunma kabini hizmeti verilmektedir.


Beyşehir Gölü'nde suya girilebilen tek kumsal Karaburun Plajıdır...


Kumsaldaki ayak izleri...
Demir alma zamanı gelince limandan, hayatlar çözülür iskeleden. Gözleri yaşlı geride kalanlar, deniz kokulu renkli çakıl taşları bulurlar giden çocukların yastıklarının altında..


Amatör balıkçılık, hobi olmaktan çok bir yaşam biçimi. Kıyıdan oltayla balık avlamanın tadını bir kez alan bir daha zor bırakıyor. İşte bu yüzden yağmur, soğuk, yaz, kış dinlemeden olta sallayan insanlar görüyoruz su kenarlarında..










Beyşehir Eşrefoğlu Camii..
Beylikler Devri'nde Eşrefoğlu Beyi Süleyman Bey tarafından yaptırılmıştır.. Eşrefoğlu Camii, Anadolu'daki ahşap direkli camilerin en büyüğü ve orijinalidir. Konya'nın Beyşehir ilçesinin kuzeyinde, İçerişehir Mahallesi'nde yer alır. 1296-1299 yılları arasında yapılmıştır. Ağaç direkli camilerin Anadolumuzda ayakta kalan örnekleri Afyon ve Sivrihisar Ulu Camileri, Ankara Arslanhane Camii, Ayaş Ulu Camii ve Beyşehir Eşrefoğlu Cami'dir.










Yüzyıllar boyu kış aylarında camiinin damındaki kar, çatının ortasındaki boşluktan ortadaki havuza atılmış ve ortamı nemlendirerek yakılan sobalardan ötürü ahşap sütunların çatlayıp kurumasını engellemiştir. 1965 yılında karlığın üstü camla kapatılmış ve işlevini yitirmiştir.